Hemen herkes zaman zaman kendini kaygılı hisseder. İş görüşmesi, bir sınava girme veya topluluk önünde konuşma gibi durumlarda kaygılanmak olağandır. Hafif kaygı o kadar yaygındır ki normal sayılır ve genellikle bir endişe nedeni değildir. Aslına bakarsanız, konsantrasyon, verimlilik ve beceri gerektiren durumlarda daha iyi bir işlev için bir ölçüde kaygı gereklidir. Ne var ki bazı insanlarda bu kaygı semptomları o kadar ağır ve süreklidir ki onları saf dışı bırakır. Bu tür yoğun kaygılar yaşayan insanlar çoğunlukla kaygı bozukluğundan muzdariptirler.
Pek çok insan kaygı bozukluklarından muzdariptir ama bunların çok küçük bir yüzdesi tedavi arayışına girer. Çoğunluk bunlarla ya kendi kendine baş eder ya da sessizce acı çeker veya semptomlarını bastırmak için riskli yöntemler (alkol veya uyuşturucu gibi) kullanır.
Bazı durumlarda, insanlar “panik atak” olarak bilinen ani ve yoğun kaygı krizleri yaşar. Bir kaygı bozukluğundan muzdarip olduklarını anlamayabilir, bunun yerine kalp veya felç gibi başka bir hastalığa yakalandıklarına inanabilirler -ki bu da anlaşılabilir, çünkü bu panik atak semptomlarının çoğu fizikseldir. Panik atak deneyimi insanları çoğu zaman tekrar kriz yaşamaktan korktukları durumlardan kaçınmaya yöneltir.
Started 28/02/2016
1540
0
0
Add Comment