Hipnoterapi

Hipnoz Nedir, Hipnoterapi ile aynı şey midir?

Hipnoz ile hipnoterapi farklı şeylerdir. Hipnozda kişinin dikkati farklı noktalara yoğunlaştırılmakta, derin odaklanma hali yaratılmakta ve kişinin bilinçaltı aktif hale getirilmektedir. Gün içerisinde hepimiz bazen farkına varmadan hipnoz hali yaşarız. Araba ile giderken daldığınız ve yolculuğun nasıl geçtiğini anlamadığınız, hatırlamadığınız anlar buna örnektir. Oyuncakları ile oynamaya dalmış bir çocuğa seslendiğinizde sizi duymuyorsa, hipnozdadır. Hipnoterapi ise belirli bir sorunun çözümüne yönelik tedavi amacı ile uygulanan bir yöntemdir.

Her insan hipnoz olabilir mi?

Gün içerisinde bazen farkına varmadan hipnoz hali yaşarız. TV’de reklamları izlerken, bir siyasi lideri dinlerken, bir film izlerken hipnotik etki altında kalırız. Araba ile giderken daldığınız ve yolculuğun nasıl geçtiğini anlamadığınız (“otoyol hipnozu”), hatırlamadığınız anlar buna örnektir. Dış dünyaya kendimizi kapatarak sadece yaptığımız işe odaklanmamız tıpkı hipnozdaki telkinlere odaklanma gibidir. “Ben hipnoz olmam” diyen kişiler de dahil olmak üzere, hepimiz yaşantımızın doğal bir parçası olarak sayısız hipnotik tecrübeler yaşamaktayız. Dolayısı ile hipnoz doğal yaşantımızın bir parçası olarak hipnoterapi ortamında ve hipnoterapist yardımıyla yeniden yaşantılandırıldığında bu tanıdıklık daha iyi anlaşılır.

Hipnoza yatkınlık (hipnotizabilite) ne demektir?

Hipnoza girebilme yetisine hipnotizabilite (hipnoza yatkınlık) adı verilmiştir. Herkesin hipnoza yatkınlığı farklıdır. Çocuklar hipnoza son derece yatkındırlar. Yapılan araştırma sonuçları, hipnoza yatkınlığın en fazla olduğu dönemin 6 – 10 yaş arası olduğunu göstermiştir. Yaş ilerledikçe hipnoza yatkınlık giderek azalır. Genel olarak toplumun %10 – 15’inde hipnoza yatkınlık yoktur. Bu kesim kesinlikle hipnoza giremez. Toplumun %70 – 80’inde orta düzeyde bir hipnoza yatkınlık, %10 – 15’inde ise yüksek düzeyde hipnoza yatkınlık vardır. Yani toplumun büyük bir çoğunluğu hipnoza girebilmektedir.

Hipnoza yatkınlığı etkileyen etkenler nelerdir?

Hipnoza yatkınlık yetisi, kişilik yapılarına ve içinde bulunulan ruhsal rahatsızlığa bağlı olarak değişmektedir. Örneğin, kuşkucu, kimseye güvenmeyen, her şeyi kontrol etmeye çalışan ya da kendisini herkesten çok üstün ve değerli gören kişilik yapılarına sahip olan kişiler kolay kolay hipnoza giremezler. Aynı şekilde obsesif-kompulsif bozukluk, şizofreni, ağır depresyon, paranoid bozukluk ve demans hastalarının hipnoza yatkınlıkları sağlıklı insanlara göre daha düşüktür.

Hipnoz nasıl oluşur? Hipnoza girmenin temel koşulları nelerdir?

Hipnozun oluşmasında üç temel unsur vardır: Gönüllülük, konsantrasyon ve hayal gücü. Hipnoza başlanırken, kişi önce hipnoza girme konusunda gönüllü ve istekli olmalıdır. Gönüllü ve istekli olan kişi, uzmanın kendisine söylediği (hipnoza giriş için verdiği) telkin cümlesine tüm dikkatini verir, yoğunlaşır. Sonra da söylenen telkinin içeriğini hayal ederek gerçekleştirir. Buradan da anlaşılabileceği gibi bir kişinin hipnoza girebilmesi için gönüllü olması, konsantrasyonunun ve hayal gücünün yeterli olması zorunludur. Veya bir başka deyişle isteksiz, gönülsüz olanlar ya da konsantrasyonu ve hayal gücü yetersiz olanlar hipnoza giremezler.

Hipnoterapi uyku hali midir?

Hipnoterapi kesinlikle uyku durumu değildir. Hatta bilinçli hipnoz yönteminde kişi tamamen bilinçli haldedir. Hipnoterapide kişinin dikkati en üst seviyede yoğunlaştığında trans hali oluşur. Telkinlere açık hale gelir. Her insanın hipnoterapiden etkilenişi değişik olabilir. Uygulanan yöntemlere göre değişebilir. Hipnotik halin en hafif noktasında kişide gevşeme meydana gelir. Kendisine söylenilenleri hatırlar. Bilinçaltı pasif durumdan, aktif hale geçer. Kişi seans sırasındaki konuşma ve telkinleri, seans sonrası hatırlayamaz. İster hafif, ister ağır hipnotik durum olsun her iki halde de hipnoterapistin söylediği sözler ve telkinler, danışan tarafından gerçekleştirilmektedir.

Hipnozdan çıkmama gibi bir durun söz konusu olabilir mi?

Kişinin hipnozdan çıkmaması veya uyanamaması gibi bir durum söz konusu değildir. Hipnoterapist seansı sonlandırmadan ayrılsa bile, kişi bir süre sonra hipnoz halinden çıkacağı için seansı kendi sonlandırıp kalkar ve günlük yaşantısına devam eder.

Hipnoz halindeyken beyin nasıl etkilenir?

Bilinçli bir beyin daha eleştireldir, problem çözerken daha çok analiz yapmaya eğilimlidir. Pozitif bile olsa değişime direnç gösterebilir. Bu durum kararsızlığa ve harekete geçmekte zorluğa sebep olabilir. Hipnoz altındayken ise bilincin bu analiz yeteneğinden kurtulan bilinç dışı zihin, telkin almaya daha hazır hale gelir ve terapi gerçekleşir. Hipnoterapi tedavisi gören kişi bu süreçte hipnoterapistin destek ve rehberliğini hissetmektedir. Onun talebi doğrultusundaki telkinleri kabullenmektedir.  Bu şekilde hipnoterapist danışanın terapiden beklentilerine yönelik pek çok davranış değişikliğini yaratabilmektedir. 

Hipnoz sırasında kontrolümü kaybedip, yapmak istemediğim şeyleri yapar mıyım, istemeden sırlarımı verir miyim?

Burada bilinmesi gereken diğer bir nokta da hipnoterapistin gücünün sınırsız olmadığıdır. Hipnoz olan bir kişi yapmak istemediği bir davranışta bulunmaz, istemediği hiçbir şeyi söylemez. Kişinin inançlarına, ahlaki değerlerine, değer yargılarına ters düşecek bir telkin, en derin hipnozda bile bilinçaltı tarafından reddedilir. Medyada hipnoz adı altında rastladığınız, kişilerin kontrolsüz tuhaf davranışlar sergilediği tabloların, tıbbi hipnoterapi ile hiçbir ilişkisi yoktur. Bunlar psikolojik alt yapısı, eğitimi olmayan kişiler tarafından, ilgi çekme amacı ile sergilenen sahte gösterilerdir.

Hipnozun etkisi kalıcı mıdır?

Hipnozun etki alanı beyin olduğundan dolayı, etkisi de kalıcı olmaktadır. Örneğin; kilo verme konusunda rejim, diyet gibi kelimeler bilinçaltı için çok sevimsizdir. Yemekten zevk aldığınız yiyecekleri bırakmak zorunda kalırsınız.Bu sebeple diyetlerin çoğu daha fazla kilo almakla sonuçlanır. Oysa kontrolsüz yemenin nedenleri beyinde, bilinçaltında gizlidir. Kontrolsüz yemenin altında aslında duygusal ve ruhsal ihtiyaçlarımız vardır. Stres, gerginlik, endişe, suçluluk, kızgınlık gibi olumsuz duyguların aşırı yemeye neden olduğu bilinmektedir.

Hipnoterapi ortalama kaç seans sürer?

Hipnoterapinin kaç seans yapılacağı aşağıdaki şartlara bağlıdır. Bu şartlar ne kadar olumluysa seansların da o kadar kısa sürmesi beklenir.

  • Çözmek istediğiniz sorun,
  • Yaşadığınız ortam ve çevrenin özellikleri,
  • Hipnoterapistin kullandığı telkinler ve terapi yaklaşımı,
  • Hipnoterapistle kurduğunuz güvenli ve olumlu ilişki,
  • Kişilik özellikleriniz,

Özellikle ilk seanslar arasındaki süre çok uzun tutulmamalıdır. Haftada 1-2 seansla başlanması ve ilerleyen seanslarda bu sürenin açılması hipnoterapinin daha etkili olması açısından önemlidir.

Psikolojik sorunlarda Hipnoterapiye yönlendirilecek durumlar:

  • Duygudurum bozuklukları (depresyon, distimi),
  • Anksiyete bozuklukları (kontrol edilemeyen kaygı, korku, panik, gerilim, sıkıntı),
  • Yeme bozuklukları veya kilo sorunları,
  • Uyku bozuklukları,
  • Cinsel alandaki bozukluklar,
  • Takıntılar (OKB),
  • Bağımlılıklar (sigara, alkol, madde, kumar, internet),
  • Fobiler (çeşitli aşırı korkular),
  • Travmalar,
  • Performans kaygısı (sınav stresi, sahne heyecanı),
  • Sporda performans arttırma,
  • Eğitimde performans arttırma (ders çalışma isteksizliği, dikkati sürdürememe, çabuk sıkılma, hafıza, öğrenme, hatırlama)

Kişisel gelişimde: Kişisel gelişim sürecinde hepimizin farklı hedefleri, hayalleri, öncelikleri var ve buna bağlı olarak da farklı düşünce, davranış ve tutumlarımız vardır. Bu süreçte ilerlerken güçlü ve zayıf yanlarımızı da keşfederiz. Hedeflerimize ulaşmak için bir yandan güçlü yanlarımızı kullanırken diğer taraftan zayıf yanlarımızı da güçlendirme imkanına her zaman sahibiz. Bu konuda hipnoterapi çok etkili bir yöntem olarak karşımıza çıkmaktadır. Hipnoterapi ile zayıf yönlerimizi güçlendirerek sağlıklı, mutlu ve başarılı bir yaşam sürmek daha kolay olacaktır. En çok karşılaştığımız olumsuz özellikleri şöyle sıralayabiliriz:

  • Kendine güvensizlik, özgüven eksikliği,
  • Sosyal ortamlarda aşırı heyecan ve korku,
  • Topluluk önünde konuşamama,
  • Göz teması kuramama, “herkes bana bakıyor” düşüncesi,
  • Karşı cinsle ilişkilerde sorunlar,
  • Öfke kontrolü,
  • Duygu ve düşüncelerini ifade edememe.

Şimdi Terapi Psikolojik Danışmanlık bünyesinde hipnoz uygulamaları; hipnoterapi alanında dünyanın 81 ülkesinde geçerli olan NGH (National Guild of Hypnotists) sertifikasına sahip psikolog / psikoterapist Güney RASLAYAN tarafından gerçekleştirilmektedir.

Add Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked *